Gazete Vatan Logo

Değiştirilemeyecek madde yok!

İşte TÜSİAD'ın yuvarlak masa toplantılarından çıkan Anayasa çalışması...

22 akademisyen TÜSİAD için 5 ay süren yuvarlak masa toplantıları yaptı ve yeni anayasanın olmazsa olmaz 5 temel boyutunu belirledi. Sonuç raporu, mevcut Anayasa’nın değiştirilemez 2. ve 3. maddelerinin bile tartışılmasını öngörüyor. Raporda başkanlık sisteminin önerilmediği parlamenter sistemin esas alınması gerektiği vurgulanırken kamuda, Meclis’te başörtüsüne de yeşil ışık yakılıyor.

ÇALIŞMADA, “Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması, nüfus kağıtlarında din hanesinin bulunmaması, din dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması, yüksek komuta kademesine atamaların TSK’nın göstereceği adaylar arasından sivil otorite tarafından yapılması ve Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması” gibi dikkat çekici öneriler yer alıyor

1-YENİ ANAYASA’NIN YAPIM YÖNTEMİ

Seçim barajı düşürülürse yeni Anayasa’yı yeni Meclis yapar


- 2011 Haziran’ında oluşacak yeni TBMM’nin yeni Anayasa’yı yapmasında engel yoktur.

- Kuvvetli bir kimlik boyutu da bulunan temsilde adalet sorunun giderilebilmesi için yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesi gerekmektedir. Yüzde 10’luk seçim barajı yüksektir.

- Daha düşük baraj uygulaması yeni anayasayı kabul edecek parlamentonun temsil gücünü artırır.

- Yeni anayasanın tartışma süreci ifadenin özgür olduğu bir atmosferde cereyan etmelidir. Bu yüzden ifade özgürlüğünü sınırlayan bir dizi kanun hükmü değiştirilmelidir.

- İfade özgürlüğünü sınırlayan ceza mevzuatındaki bir dizi kanun hükmü değiştirilmelidir.

- Yeni anayasa tartışma süreci, ifadenin özgür olduğu bir atmosferde cereyan etmelidir.

- Örgütlenme özgürlüğü de, ifade özgürlüğü için yukarıda yapılan tespite uygun olarak aşırı sınırlamalardan arındırılmalı ve özellikle siyasi partiler mevzuatı liberalleştirilmelidir.

- Yeni anayasanın dini, etnik ve ideolojik açıdan yansız, temel hak ve hürriyetleri çağdaş insan hakları hukuku çerçevesinde ele alarak güvence sağlayan ve işleyen anayasal demokrasi kuran bir metin olması gerekir.

2-TEMEL İLKE KURAL VE KURUMLARI

Atatürkçülük’e ideolojik ve hukuki bir anlam yüklenmemeli


- Yeni anayasa devlet odaklı değil birey ve insan odaklı bir felsefeyle kaleme alınmalıdır. Meşru olan olmayan düşünce ayrımı yapmamalı, ideolojiler bakımından tarafsız olmalıdır.

- Yeni anayasa milliyetçiliğe yer vermemeli, çoğulcu bir felsefeye sahip olmalıdır.

- Vatandaşlığın tanımlamasındaki Türklük kavramına yer verilmemelidir. Başlangıç bölümü anayasa metnine dahil olmamalıdır.

- Başlangıç metninde Atatürk’ün şahsiyetine ve tarihi rolüne saygı ve şükran içeren bir ifadeyle yetinilmeli, Atatürkçülüğe ideolojik ve hukuki anlamlar yükleyen referanslardan kaçınılmalıdır.



- Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına ilişkin düzenlemeler uluslararası standartlara uyumlu hale getirilmelidir. Başta cinsiyet ve cinsel yönelim olmak üzere tüm ayrımcılık temelleri açıkça sıralanmalıdır.

- Pozitif ayrımcılık anlayışını güçlendirecek düzenlemelere yer verilmelidir. Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve benzeri yaklaşımların koruma görmeyeceği ve devletin bu konulara yönelik çalışma yürüteceğine dair düzenlemeler anayasada bulunmalıdır.

- Yeni anayasa temel hak ve özgürlükleri evrensel bir anlayışla düzenlemeli ve güvence altına almalıdır.

- Anayasada ‘insan haklarına dayanan devlet’ ilkesi özellikle vurgulanmalıdır.



3-DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

Nüfus kağıdında din hanesi kaldırılmalı


- Türkiye’de laiklik anlayışı devletin dinlere mezheplere ve inançsızlığa eşit mesafede konumlanmamış olması dolayısıyla batı tipi laiklikten ayrışmaktadır. Bu nedenle mevcut anayasanın 24. maddesinin son fıkrası yeni anayasada yer almamalıdır.

- Nüfus kağıtlarında din hanesi bulunmamalıdır. Bunun uygulanması için Anayasa’daki mevcut hükmün doğru olarak yorumlanması yeterli olduğu halde, yasama ve yargı organları tarafından bu şekilde yorumlanmamaktadır.

- Diyanet İşleri Başkanlığı kamu hizmeti gören bir kurum olarak muhafaza edilmeli ancak kendini hakim inanç anlayışı dışında gören inanç çevrelerinin de temsilini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

- Zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır, seçmeli ders olabilir.

- Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretim okullarında zorunlu ders olarak yer alması hükmü yeni anayasada yer almamalıdır.

- Din eğitimi devlet aracılığıyla imam hatip okulları, ilahiyat fakülteleri ve daha alt düzeydeki Kuran kursları ile devam edebilir. Bu kurumlarda verilen eğitimler Sünni İslam öğretisiyle sınırlı olması nedeniyle dini eğitim sivil toplum kuruluşlarına da bırakılabilir. Ancak bu kuruluşların şiddete dönük örgüt oluşturmasını engeleyecek devlet denetimi olmalıdır.

4-KİMLİKLER

Bölgeler kendi eğitim sistemini ortaya çıkarabilir


- Ulus kavramı hukuki nitelik taşımadığından Anayasa’da Türk milleti veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadeler ve etnik çağrışımı olan vurgular yer almamalıdır.

- Anayasada kollektif hak statüsünü de içerecek şekilde kültürel haklar başlıklı bir hak kategorisinin yer alması gerekmektedir. Kültürel çoğulculuğa saygıyı içeren bir ifadeye yer verilmelidir.

- Anadilinde eğitim ve anadilin öğrenimi konularında dünyadaki mevcut modeller araştırılarak Türkiye’ye en uygun modelin benimsenmesi gerekmektedir.

- Eğitim hakkına ilişkin anayasal düzenlemede ana eğitim dilinin Türkçe olduğu, Türkçe’den başka dillerde eğitimin ve bu dillerin öğretiminin demokratik toplum ve kültürel çoğulculuk gereklerine uygun olarak kanunla düzenleneceği ifade edilebilir.

- Yerel yönetim reformu kapsamında yerel birimler nüfusun sosyolojisi ve coğrafi dağılımı gözönünde bulundurularak birkaç ilin birleşmesinden meydana gelecek bölgeler şeklinde düzenlenebilir.

- Bölgelerin gelirleri kısmen merkezi, kısmen de söz konusu bölgenin vergilendirilmeleriyle elde edilecek gelirlerden karşılanabilir.

- Bölgeler bütün ülke çapındaki milli eğitim programlarına ek olarak kendi bölgelerinin kültürlerinin özelliklerine göre eğitim sistemine bazı eklemeler yapabilirler.

5-KUVVETLER AYRILIĞI

Başkanlığa gerek yok parlamenter sistem olmalı


- Mevcut sistemdeki başbakan hem yasama hem yürütme organına hakim olarak başkanlık rejimindeki bir başkandan daha güçlüdür. Başkanlık sistemine geçiş idarenin ve yürütme organının yapısını bu sisteme uyarlanmasını gerektirmektedir ve bu kapsamlı yıllar alacak bir süreçtir.

- Yeni anayasa parlamenter sistemi benimsemelidir. Cumhurbaşkanına klasik parlamenter rejimdeki olağan yetkilerin ötesinde yetkiler tanınmıştır. Bu yetkiler daraltılmalıdır.

- Yeni anayasada Anayasa Mahkemesi’nin yarıya yakın üyesini seçme yetkisi TBMM’ye tanınmalı ancak seçimde nitelikli çoğunluk (3/2) aranmalıdır.

- Diğer üyelerin seçimi yetkisi Cumhurbaşkanı tarafından değil, Yargıtay, Danıştay ve Barolar Birliği gibi kurumlarda olmalıdır.

- HSYK’da sadece meslekten ihraç kararlarının değil kurulun tüm kararlarının yargı denetimine açık olması gerekmektedir. Ceza niteliğinde yer değiştirmeler olmamalı, savcının en az 5 yıl rızası alınmaksızın başka bir yere atanmayacağı güvence altına alınmalıdır.

- Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi gibi kurumlara gerek yoktur. Askeri mahkemeler askeri disiplin suçları ve münhasıran askeri suçlarla yetkili olmalıdır.

- Genelkurmay Başkanlığı Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı, savunma harcamaları daha sıkı denetlenmelidir.

Haberin Devamı