Ermeni olayının özeti

Haberin Devamı

Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenilerin liderleri, büyük bir dangalaklık yaptı. İşgalci Rus ordularından yana olup Osmanlı ordusunu arkadan vurdular. Yüzıllardır ekmeğini yedikleri toprakları işgalcilerle birlikte yağmaladılar, yan yana, iç içe yaşadıkları Müslüman Türkleri, işgalcilerle birlikte, hatta onlardan da ileri giderek katlettiler. O durumun hep öyle süreceğini sandılar.

Bundan sonra karşı-dangalaklık devreye girdi. Ülkeyi aptalca bir savaşın içine sokan İttihat ve Terakki yönetimi, her konuda olduğu gibi bu konuda da akla hayale gelmeyecek bir işe girişti. Doğu’da yaşayan Ermenileri çoluk, çocuğuyla başka yerlere sürdü. Buna “tehcir” dendi. Hırsı burnunun bir karış önünde giden ama siyasette ve askerlikte bir karış ötesini bile görmekten aciz bu yönetimin, Ermenilerin “arkadan vurma”sına karşı alabildiği önlem böylesine akılsızcaydı. Dedim ya, bir karış ötesini bile göremeyenlerden, böyle bir olayın ülkenin karşısına yüz yıl sonra bile çıkarılabileceğini görmelerini beklemek zaten mümkün değildi.

Bu harekete kalkışırken, elbette bir soykırım niyeti yoktu. Zaten böyle bir soykırım da olmadı. Ancak, “Tehcir” sırasında ve sonrasında yaşanan ölümler, acı olaylar, Osmanlı Devleti’nin ve esas müttefiki Almanya’nın karşısındaki güçlerin eline yeterli kozu vermeye yetiyordu. İngiltere, Fransa, Rusya ve müttefikleri, Amerika’yı, Almanya ve müttefiklerine karşı savaşa sokmak için çırpınırken, “Ermeni olayları”nı Amerikan kamuoyunu etkilemek için alabildiğine kullandılar. O günlerin Amerikan gazetelerine bakarsanız, sıkça “Doğu Anadolu’da Ermenilere yapılan mezalim”le ilgili haberler görürsünüz. İngiliz yalan propagandası, pireyi deve yapma politikası iyi iş gördü.

***


Savaşta Almanya da Osmanlı Devleti de yenildi. Başkent İstanbul İngilizler ve müttefikleri tarafından işgal edilince, Ermeni senaryosunda ikinci perde başladı. Bu kez İngilizler bu işi, işbirlikçi, İngiliz uşağı Türk hükümetlerine yaptırdılar. Tarihten silinen İttihat ve Terakki’ye karşı kuyruk acısı çeken bu adamlar, eski hükümetin mensuplarını yok etmek, yeni efendilerine hizmet etmek adına, kraldan çok kralcı bir tavır takındılar.

Sayısız örnekten birini hatırlatayım: Damat Ferit hükümetinin İçişleri Bakanı Cemal Bey, Fransızca bir gazeteye verdiği demeçte, eski hükümetin “800 bin Ermeni’yi katlettiğini” söylüyordu. Hazret, kafadan salladığı bu rakamdan daha sonra kendisi de ürktü ve insafa gelip yeni bir açıklama yaparak, 800 bin sayısına “tehcir” edilenlerin de dahil olduğunu duyurdu. Cemal Bey, ortaya attığı bu sayının, ülkesi aleyhine kullanılabileceğini fark etmişti.

Cemal Bey’den 90 yıl sonra zuhur eden kimi zevat, onun kadar bile insaflı olmadılar, katledilen Ermenilerin sayısını yekten 1 milyona çıkarıp, alkış yağmurları altında ödüller aldılar. Ve ABD Temsilciler Meclisi’nde Türkiye aleyhine alınan son karara bile dayanak oldular. Bir açıdan Ermeni olayının özü, özeti bu...


***



Bombalara bak!

ABD kongresinde Türkiye aleyhindeki karardan iki gün sonra Hürriyet Gazetesi’nin sürmanşetini görenler, irkilmekten kendilerini alamadılar. “Uçakta beş saat bombaladı” başlığını taşıyordu haber. “Bombalayan” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ydu. İşte Davutoğlu’nun bombaları:

Bomba 1: Türkiye, Washington Büyükelçisi’ni şubatta Amerika’ya göndermiş ki, martta karar Türkiye aleyhine çıkarsa, elçiyi geri çağırabilsin.

Bomba 2: İki olasılığa karşı iki açıklama hazırlanmış. Karar aleyhte çıkınca hükümetin tepkisini gösteren açıklama 1 dakika dolmadan kamuoyuna duyurulmuş.

Bomba 3: Bakan, ABD Temsilciler Meclisi üyelerine rest çekerek, “Bu kararlarla yol alamayız” demiş.

Bomba 4: Ermenistan’a da, “Türkiye’ye baskı yaparak bir netice alınacağını düşünüyorsanız, bu on asırlık tarihte Türk milletini tanımamışsınız demektir” demiş.

Türkiye Dışişleri Bakanı’nın İspanya yolunda, uçakta patlattığı bu bombalardan sonra Amerikan yönetimi ve kongresinin nasıl tir tir titrediğini tahmin etmek zor olmasa gerek! Herhalde şu Ermeni tasarısını gündeme getirmeye de bir daha cesaret edemezler! İşte o kadar!

DİĞER YENİ YAZILAR