“Gandi” değil “Kemal”miş

Haberin Devamı

Nasıl olduysa oldu... Birkaç gün içinde CHP bambaşka bir siyasal parti oldu. Baykal mı döner, yoksa başka aday ya da adaylar mı çıkar belirsizliği, bir günde yerini büyük bir Kemal Kılıçdaroğlu fırtınasına bıraktı.

Dünkü kurultayda yaşananları tekrar etmeye gerek yok sanırım. Hemen hemen bütün televizyon kanalları olup-biteni dakika dakika, saniye saniye aktardılar. Az görülen bir coşku seli kurultay salonundan çıktı, bütün Türkiye’ye yayılmaya başladı.

Bu coşkunun, bu fırtınanın, bu selin enerjisiyle meydanlara çıkacak bir Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sadece CHP’yi değil, “Adam gibi bir Türkiye” özlemi duyan tüm kesimleri ateşleyeceğine kuşku yok.

“Tüm ülkeyi dolaşacağım” diyen, başlayan siyasal harekete “büyük yürüyüş” adını veren Kılıçdaroğlu da bu gerçeğin farkında. Bu yürüyüş ne kadar erken başlarsa o kadar çok yol alır. Yoluna taş koymak isteyenler de yaya kalır.

Dünkü kurultayda ortaya çıkan hava, AKP iktidarına karşı, AKP’nin belirlediği kulvarda muhalefet eden, AKP’nin çizdiği gündemin dışına çıkamayan bir CHP değil, iktidar olma iddiasına ulaşmış bir CHP görüntüsüydü.

CHP’nin, bundan sonra küskünlerle barışması, buruklarla kucaklaşması, bu süreci daha da hızlandıracak, hatta çaresizlikten sağa kaymış yurttaşları da yeniden kazanacaktır. Kurultayın ilk gününde bu yönde de olumlu adımlar atıldığını gördük. Rahşan Ecevit ve arkadaşlarının CHP kurultayında bulunmaları, sembolik de olsa bu açıdan önemli bir olaydır. Kılıçdaroğlu’nun, Rahşan Hanım’a giderek, onun yanına oturarak gösterdiği saygılı davranışın yarattığı duygusal havanın altını çizmek gerek.

Bu kurultayın solda birlik için de çok önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz.

Evet, CHP yelpazeyi daha geniş açmalıdır, ama öyle Mevlana gibi “Kim olursan ol gel” zihniyetiyle değil. “Majestelerinin muhalefeti”ni yaratmaya ant içmiş siyaset tüccarlarının herhalde yeni CHP’de yeri olmasa gerek.

Kılıçdaroğlu, dün bu gerçeğin de bilincinde olduğunu gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşması ancak bir sözcükle, “mükemmel” sözcüğüyle tanımlanabilir. Daha başında Deniz Baykal’a sahip çıkması takdire değerdi. Kılıçdaroğlu bir “halk adamı” olarak biliniyordu ve tam bir “halk adamı” gibi konuştu. Süslü cümlelerle değil, halkın diliyle konuştu. Somut, samimi, sade konuştu, net konuştu. İşsizliği, yoksulluğu, bu acıları yaşayan insanların diliyle, duygularıyla anlattı. Çözümü, onların özlemleriyle dile getirdi.

CHP’lilerin bir umuda ihtiyacı vardı; Kılıçdaroğlu o umudu verdi.

Sakinliği, alçakgönüllülüğü, fiziksel yapısı nedeniyle Hint lider Gandi’ye benzetilmesindeki sevimliliği konu alan, ama abartılmaması gerektiğini savunan, “Gandi’liğin fazlası zarardır” diye bir yazı yazmayı düşünüyordum ki...

Kurultayın havasını gördükten ve Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını dinledikten sonra vazgeçtim. “Bizim Gandi”nin, Hint Gandi’ye hiç de benzemediğini, hiç de öyle “Kuzu Gandi” olmadığını, olmayacağını anladım.

Yanağını uzatan değil, yeri geldiğinde yumruğunu kaldıran bir Gandi vardı dün.

Gümbür gümbür kurulan bir partiye de kuzu kuzu bir genel başkan olamazdı herhalde...

Genel başkanlıktan “lider”liğe yürüyebileceğini de gösterdi Kılıçdaroğlu...

Dün Kılıçdaroğlu’yla başlayan “yürüyüş”ün hedefine ulaşması için bugün atılacak adım da çok önemli. Bugün CHP’nin parti meclisi belirlenecek. Yeni genel başkanla, yeni bir ruh ve enerjiyle yola çıkarken CHP kadrolarının aynı dinamizme sahip olması gerekir. Kılıçdaroğlu’nun yanında, onun enerjisini ikiye katlayacak insanlar gerekir.

Kurultayın ikinci günü, birinci gününü gölgelememeli...

DİĞER YENİ YAZILAR