O artık Kemal

Haberin Devamı

CHP Kurultayı görülmemiş bir coşkuyla başladı. İlk CHP Kurultayını mesleğe başlamadan önce izledim. Sanıyorum 1974 yılıydı. Pek çoğunu bizzat salondan da izledim. Ama bu Kurultay kadar heyacan veren bir Kurultay yanılmıyorsam hiç olmadı.

Açıkçası benim için salonun içinden çok dışı önemliydi. Sonuçta salonda 1200 delege, 96 milletvekili, parti meclisi üyeleri, davetliler, 500’ü aşkın medya mensubu vardı.

Ama dışarısı farklıydı. Hiçbir CHP Kurultayı’nda görmediğimiz bir kalabalık Kurultay salonunu sarmıştı. Ki bence asıl önemli olan budur. Hiçbir CHP Kurultayı halkın akın akın salonun çevresinde bu çapta toplanmasını sağlamamıştı.

Daha önce de yazdığım gibi bunu sadece CHP’ye bağlamak çok doğru bir saptama olmaz. Bu halkın öfkesinin dışa taşmasının bir sembolüdür.

CHP’ye Genel Başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması ise “halka çok yakın” bir üsluptaydı. Söylediği her cümle anlaşılırdı. Halkın özlemlerini dile getiriyordu.

Yandaş medya “alay” etse de Kılıçdaroğlu’nun işsizlik, yoksuzluk, açlık konularını ana tema yapması sanıyorum halkın büyük ilgisini çekti.

Her ne kadar medyamız ısrarla “Gandi” yakıştırmasını yapıyorsa da, Kurultay’da bu lakap hemen hiç kullanılmadı. Ama bunun yerine “Kemal” dendi.

Bütün sloganlar “Kemal” diye başlıyordu. Ellerde taşınan dövizlerde “Kemal” adı büyük yazılıydı.

Şu anda parti içinde hiç kimse “nezaket gereği” Kılıçdaroğlu’ndan “Kemal” diye söz etmeyecektir belki ama bundan böyle halkın ağzında “Kemal” diye anılması kimseyi şaşırtmasın. Özellikle seçim ortamına girildiğinde “Kemal” adının daha sık kullanılacağını sanıyorum.


*****


Kritik zamanlarda hatayı önce kendimde ararım


Perşembe sabahı gazetemi okurken Reha Muhtar’ın köşesine geldiğimde gözlerime inanamadım. Reha Muhtar hakkımda çok ağır bir yazı kaleme almıştı. İnanılmaz hakaretler içeriyordu. Muhtar, Beşiktaş’la ilgili yazdığım, ironik bir yazıyı üzerine alınmış. Adı hiç geçmediği halde alınganlığını garip bir öfke ile çıkartmaya çalışmış.

35 yılda 10 kere karşılaştığım, belki beşinde selamlaştığım, aynı çatı altında olmaktan öte hiç birlikte çalışmadığım, toplam 3.5 dakika bile sohbetim olmayan Reha Muhtar ayrıca benimle ilgili derin bir karakter analizi de yapmış.

Anlıyorum ki hiçbir ortak yanımız olmamasına rağmen yüreğinde derin bir kin ve nefret büyütmüş.

Reha Muhtar, Türkiye’nin en sevilen, en çok okunan, televizyonlarda en çok izlenen gazeteci yazarı. Çevresi çok geniş, itibarı çok yüksek. Türkiye’nin en önemli iş adamları, siyasetçileri, sanatçıları, aydınları, spor adamları onunla birlikte olabilmek için yarışıyor.

Böyle durumlarda hatayı kendimde ararım. Neden hiç tanımadığım Reha Muhtar’ı kendime karşı bu kadar kin ve nefret dolu hale getirdim acaba? Neden Hasan Cemal dedikodumu yapar? Neden gazeteciler “Böyle bir yazı yakışık almaz” demek yerine “Bakalım Can Ataklı ne yazacak, nasıl çakacak” diye kan koklamak ister. Neden gazeteciler düşünce ve fikirlerini söylemek yerine tanımadıkları insanlara hakaret eder? Neden bir yazıya öfkelenenler, yanlış düzeltmek bahanesiyle kişiliklere kusar gibi saldırır?

Bu sorulara cevap bulursam belki ben de çok okunan, çok sevilen, çok itibarlı bir gazeteci olabilirim.


*****


En büyük alkışı ‘Hesap sorulacak’ dediğinde aldı

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kurultay konuşması iyiydi. Gündemdeki her konuya değindi. İktidarı “taşeron iktidar” olarak tanımladı. Kılıçdaroğlu’nun her cümlesi alkışlarla kesildi. Özellikle yolsuzluklarla ilgili sözleri sırasında çok alkış aldı.

Ama gözlediğim kadarıyla en büyük destek “Bu iktidardan hesap sorulacaktır. Artık yapanın yanına kâr kalmayacaktır” dediğinde geldi.

Aynı tepkinin salon dışında toplananlar arasında da yoğun biçimde yaşandığı televizyon ekranlarına yansıdı.

Bu şunu gösteriyor: AKP iktidarı boyunca yapılan yolsuzluklar her ne kadar medyada çok yer almadıysa da, vatandaş durumu biliyor.

İhalelerin nasıl kotarıldığı, yandaş isimlere nasıl ayrıcalıklar tanındığı, yandaş olmayanlara neredeyse hayatın zehir edildiği, yandaş gazetecilerin görülmemiş bir lüks ve ihtişama kavuştuğu, yoksulluk edebiyatı yaparak oy alanların şimdi nasıl bir zenginlik içinde yaşadığı gözlerden kaçmıyor demek ki.

Ve halk artık bu sömürüden büyük pay alanların bugüne kadar hiç hesap vermemiş olmasından çok rahatsız. “Hesap sorulacak” cümlesi bile kitleleri harekete geçiriyor.

*****


Taraf

Deniz Baykal tam Kurultay günü, o ana kadar kendisi hakkında tek olumlu cümle sarf etmemiş olan, kendisini statükocu, darbeci, asker vesayetinden yana olarak niteleyen Taraf Gazetesi’ne özel demeç vermiş. Ve demiş ki “Hakkımdaki komplonun arkasında medya da var.”

Deniz Baykal herhalde şu anda müthiş bir duygusal travma içinde. Ama birkaç gün sonra sakinleştiğinde herhalde o garip demeci neden Taraf’a verdiğini ve gazetenin bu demeci neden manşete taşıdığını da değerlendirecektir herhalde.

*****


Bu Recep nedir?



Kemal Kılıçdaroğlu Kurultay konuşmasında Başbakan’dan söz ederken hiç adını soyadını telaffuz etmedi. Israrla “Recep Bey” dedi.

İktidarı da “Erdoğan’la bütünleştirerek” her eleştirisine “Recep Bey” diyerek başladı.

Kılıçdaroğlu “Recep Bey” dedi. Sonra bir daha “Recep Bey” dedi. Açıkçası ben izlerken her seferinde gülüyordum.

Sonunda salon da gülmeye başladı. Her “Recep Bey” sözünden sonra salondan kahkahalar yükselmeye başladı.

Sahi ne var bunda? Kemal Kılıçdaroğlu her “Recep Bey” dediğinde salon neden gülüyordu ki? “Recep” deyince milletin aklına ne geldi?

*****


CHP’ye akıl veren çok



Daha önce de yazdım ama Kurultay aşamasında daha da belirgin hale geldi. Bugüne kadar AKP iktidarını şirin göstermek için akıl almaz çaba harcayan çevreler Kılıçdaroğlu’nun önceliği işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluğa vermesiyle adeta alay ederek “CHP halkı yanında tutacak politikaları geliştiremezse başarıya ulaşamaz” diyorlar.

Halkı yanında tutacak politikalar olaraksa, işsizliğin, yoksulluğun önemi olmadığını vurgulayıp “Yargıyı baskı altına alan değişikliklere destek ver” çağrısı yapıyorlar.

Kıymetleri kendinden menkul bazı akademisyenler, iş dünyası temsilcileri, maskeli faşistler kanal kanal gezip “CHP açıklasın değişim programını” akılları veriyorlar.

Oysa sokağa bir baksalar yetecek ama...

DİĞER YENİ YAZILAR