Ne okumalı (2)

Haberin Devamı

EDEBİYAT NOTLARI – 14

Bu hafta yine okunacak kitaplar listesine devam edeceğiz. Geçen pazar Barnes And Noble kurumunun, benimle bu konuda yaptığı bir söyleşinin ilk bölümünü yayınlamıştım. Bu hafta ikinci bölümü sunuyorum. Son sorular doğrudan doğruya kitapla ilgili değil ama yine de meraklısı için eklemeyi uygun gördüm.

***


- Leo Tolstoy, Anna Karenina

Tostoy’un kendini bir kadınla özdeş kılması ve kadın duygularının derinliklerine inmesi bende hep hayranlık uyandırmıştır. 19.yüzyıl Rusyası’nda, aksakallı bu yaşlı kontun, bir kadının, sonu intiharla biten umutsuz aşkının hikâyesini anlatması ilginçtir. Bu durum, büyük bir yazarın, kendisini dünyadaki başka kişiler ve hikâyelerle bütünleştirebilme yeteneğinden başka neyle açıklanabilir.

- Gustave Flaubert, Madame Bovary

Bu kitabı da, Anna Karenina ile aynı nedenlerden dolayı seviyorum. Flaubert’in ayrıntılara göstediği titiz sadakatine ve anlattığı kişi, olay ve yerleri gözümüzde canlandırma ustalığına hayranım.

- Garcia Marquez, Önceden Bildirilmiş Bir Cinayetin Anlatısı (Kırmızı Pazartesi)

Bu küçük ama yoğun roman, bir kasabada gelenek uğruna işlenecek olan bir cinayeti bildikleri halde sessiz kalan insanları anlatıyor. Sanıklar bu durumu belli etmelerine rağmen, kasaba bunu bilmeyi reddediyor. Bu kitabı, ülkemde beni de çok uğraştıran, gelenekle modernite çelişkisini anlattığı için çok beğenirim.

- Yaşar Kemal, İnce Memed

Türk edebiyatının bu büyükklasiği, gençliğimizde bize adaletsiziliğe ve zulme karşı başkaldırmanın gerekli olduğunu öğretmiştir.

- Cervantes, Don Kişot

Tekrar tekrar okuduğum bu başyapıtta, Don Kişot’un değişen bir dünyada, kaybolmuş değerler için verdiği umutsuz mücadeleyi çok hüzünlü bulurum. Mutluluk romanımdaki bir bölüme “Gece Don Kişot, Gündüz Sanço Panza” adını koymuş olmam rastlantı değil. Hepimiz bir parça böyleyiz. Geceleri idealizmle ve yüce duygularla dolup taşarız ama sabah, hayatın gerçekleri bizi birer Sanço Panza haline getirir.

BN: Favori filmleriniz neler ve bunları sizin için unutulmaz kılan nedir?

ZL: Aklıma ilk gelenler Fellini’nin Amarcord ve Fred Zinnemann’ın High Noon adlı filmleri. İlki, Fellini’nin gençliğini hatırladığı son derece kişisel bir film. Bir karnavalı andıran filmi Fellini’nin mizah duygusu ve Nino Rota’nın müziği unutulmaz kılıyor.High Noon ise harika karakterler ve müthiş bir senaryo ile unutamadığım filmler arasında.

BN: Hangi müzik tarzından hoşlanırsınız? Yazarken dinlediğiniz özel bir müzik tarzı var mı?

ZL: Klasik müzik, caz ve dünya müziğini çok severim.

BN: Bir kitap kulübünüz olsaydı orada hangi kitap okunurdu?

ZL: Eğer böyle bir imkanım olsaydı mutlaka Don Kişot’u okutmakla başlardım. Herkesin bildiği gibi bu eser, roman sanatının başlangıcını temsil ediyor.

BN: Hediye olarak hangi türde kitapları seçersiniz?

ZL: İnsanların zevkleri ve ilgi alanlarına göre her tür kitabı hediye ederim. Bana da tarih, anılar ve biyografiler hediye edilmesinden hoşlanırım.

BN: Bir yazma ritüeliniz var mı? Mesela yazarken masanızda neler bulunur?

ZL: Gerçekten hiçbir ritüel yok. Masamda genellikle aldığım notlar, başvuru kitapları ve bir fincan kahve olur.

BN: Birçok yazar “bir günde başarılı olmak” konusunda zorlanır. Bugün bulunduğunuz noktaya gelmeniz ne kadar sürdü?

ZL: İlk hikâye kitabımı 1978’de yayınlamıştım. Yazmaya ise çok daha önceleri başladım.Yani benimki hiç de “bir günde başarı” değil.

BN: Yazarlara, hâlâ keşfedilmemiş hangi tavsiyelerde bulunursunuz?

ZL: Bence yazarlar, kendi gerçek tarzını ve sesini bulana kadar sürekli yazmalı.

DİĞER YENİ YAZILAR